Blog

Dedikodunun Işığa Çıkınca Kaybolan Gücü

Google_AI_Studio_2025-09-21T07_58_31.851Z
Ofiste İletişim

Dedikodunun Işığa Çıkınca Kaybolan Gücü

İş yerinde dedikodu “duymamış” olanımız yoktur değil mi? Şu veya bu şekilde insanlarla ilgili, terfilerle ilgili, şirketin gidişatı ile ilgili farklı tonlarda, farklı gerçekliklerle cümleler dolaşır durur. Bu aslında şirket kültürlerini içten içe çürüten bir zehirdir. Liderler bu zehirle genellikle teke tek konuşmalar ve kendilerine göre “doğruyu” iletmekle mücadele ettiklerini düşünürler fakat durum genelde öyle olmaz. Bu şekilde bilerek veya bilmeyerek yangını söndürmek yerine sadece dumanı artırırlar.

Gelin bu konuda biraz da radikal düşünelim. Bu yazıda, dedikoduyu kökünden kazımak için tasarlanmış, alışılmışın dışında, rahatsız edici derecede doğrudan ve şaşırtıcı derecede etkili bir stratejiyi paylaşıyorum.  Dürüstlük üzerine kurulu bir kültürü geri almak için cesur bir adıma ihtiyaç olabilir!

Dedikodu, Sizin Yarattığınız Boşlukta Büyür

Önce acı gerçeği kabul edelim: İnsanlar, yanlarına kâr kaldığı için dedikodu yapar. Ayrıca “bilmemek” bir virüs gibi yayılarak dedikoduyu yaratır, dedikodu bilinmezliğin açtığı boşluğu genelde “olumsuz senaryolarla” doldurur. Bu, kötü niyetli birkaç kişinin sorunu değildir; bu, liderin şeffaflık yerine fısıltılara alan açtığı bir kültürün doğrudan sonucudur. Eğer ekibiniz doğrudan konuşmak yerine arkadan konuşmayı tercih ediyorsa, bu boşluğu yaratan ve bu davranışa izin veren sizsiniz. Sorumluluk sizde başlıyor.

Dedikodunun Gizli Maliyeti

Bir lider olarak, bu fısıltıların yarattığı görünmez maliyetin farkında mısınız? Dedikodu kültürü;

  • Güveni yok eder: Ekipler arası ve ekip içi güveni dinamitleyerek iş birliğini imkansız hale getirir.
  • Verimliliği düşürür: İnsanlar enerjilerini iş yapmak yerine, senaryolar üretmek, taraf tutmak ve kendilerini korumak için harcarlar.
  • En iyi yetenekleri kaçırır: Kimse belirsizlik ve güvensizlik ortamında uzun süre kalmak istemez. Yetenekli çalışanlarınız, bu toksik ortamdan kaçmak için ilk fırsatı değerlendirir.
  • Psikolojik güvenliği sıfırlar: Çalışanların fikirlerini açıkça söylemekten veya hata yapmaktan korktuğu bir “düşük performans” alanı yaratır.
Radikal Şeffaflık?

Dedikoduyla savaşmak istiyorsanız, basit bir kural var: Dedikodudan daha gür bir ses çıkarın. Odayı biraz rahatsız edecek, hatta insanları koltuklarında sıkacak kadar radikal bir dürüstlük ve şeffaflık standardı belirlediğinizde dedikodu nefes alamaz.

Öyle bir dürüstlük seviyesiyle hareket etmelisiniz ki, ortam dedikoducuların içinde barınamayacağı kadar aydınlık olsun.

İşte size bu partiyi başlatacak basit bir senaryo:

Dedikodunun dolaştığı ve zarar verici br hal aldığını gördüğünüzde, tüm ekibin bir araya geleceği bir toplantı organize edin ve konuyu doğrudan masaya yatırın. Sakin ama kararlı bir şekilde şunu söyleyin:

“Arkadaşlar, kulağıma bazı söylentiler ve endişeler ulaştı. Tahmin yürütmek veya konunun kendi kendine büyümesine izin vermek yerine, herkese aklındaki soruları sorması veya endişelerini dile getirmesi için bu fırsatı yaratmak istedim. Kim başlamak ister?”

Bu cümleyi kurduktan sonra tek yapmanız gereken arkanıza yaslanıp beklemektir. Evet, o ilk sessizlik rahatsız edici olabilir. Ancak dedikoducuları ışığa çıkardığınızda, güçlerini kaybederler.

Bunu yaptığınızda iki şeyden biri olur:

1. Dedikoducular, odanın yeni standardına ulaşmak için kendilerini geliştirmek zorunda kalır.

2. Ya da bu yeni şeffaf ortamda beslenecekleri gölgeleri bulamadıkları için kendi kendilerini yok ederler.

Her iki senaryoda da kazanan, dürüstlük ve kurum kültürüdür.

Işık, En Güçlü Dezenfektandır

Bu stratejinin arkasındaki temel ilke aslında çok basittir.

“Gölge davranışları ışığa çıkardığınızda, güçlerini kaybederler.”

Bu yaklaşım, dedikodu yapıldığında bunun “ödülünün” herkesin içinde dedikoduyu seslendirmek ve hesap vermek olacağını gösterdiği için dedikodu azalacaktır.

Nihai hedefiniz her söylentiyi kontrol etmek değil. Hedefiniz, dedikodu yapmayı sürdürülmesi yorucu bir eylem haline getirecek şekilde liderlik etmektir.

Sonuç: Işıkla Liderlik Edecek Kadar Cesur Musunuz?

Bütünlük ve şeffaflık pasif durumlar değil, aktif ve cesur liderlik kararlarıdır. Bir lider olarak göreviniz herkesi rahat ettirmek değil, ne pahasına olursa olsun dürüst bir kültür inşa etmektir. Bu, bazen bilinçli olarak rahatsızlık yaratmayı gerektirir. Çünkü gerçek değişim, konfor alanının bittiği yerde başlar.

Peki siz, dürüstlük adına odayı biraz rahatsız edecek kadar cesur musunuz?

Fikrinizi buradan belirtin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir